Tanıtım

Cevdet Erek’in Bergama Stereotip başlıklı kişisel si, çının Arter’deki
galeri mekânına özel olarak tasarladığı sesli bir mimari yerleştirmeden oluşuyor.
Küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği sergi, hareket noktası olarak aldığı Büyük
Bergama Sunağı’nın mimarisini ve serüvenini yeniden yorumluyor. Bergama
Stereotip, 27 Şubat’tan itibaren Arter’de, Galeri 1’de ziyarete açık olacak.
Sanatçının Almanya’nın Bochum şehrindeki Turbinenhalle’de Ruhrtriennale kapsamında
ilk kez 2019 yılında sergilediği, ardından Berlin’deki Hamburger Bahnhof Müzesi’nin
tarihi binasında gösterilen Bergama Stereo başlıklı yapıtının devamı ve bir varyasyonu
niteliğindeki bu yerleştirme, hareket noktası olarak aldığı Büyük Bergama Sunağı’nı
yeniden yorumluyor.
kültür sanat 2020 ajandasıZeus Sunağı olarak da bilinen Helenistik dönem yapısı Büyük Bergama Sunağı,
Pergamon Krallığı’nın Galatlara karşı kazandığı savaşın ardından M.Ö. 2. yüzyılda inşa edildiği ve içinde kurban törenlerinin gerçekleştirildiği düşünülen bir açık hava anıtıdır. İzmir’in Bergama ilçesinin merkezindeki antik kent Pergamon’da 19. yüzyılda yürütülen arkeolojik kazılarla bulunan anıtı çevreleyen Büyük Friz üzerinde, yeraltı devleri Gigantlar ile gökyüzündeki Olimpos tanrıları arasındaki savaşın tasvirleri yer alır. 20. yüzyılın başında Büyük Sunak’ın kalıntıları Osmanlı İmparatorluğu’ndan, yeni kurulan Alman İmparatorluğu’nun başkenti Berlin’e taşınarak, sunak için özel olarak inşa edilmiş bir müze olan Pergamonmuseum’da sergilenmeye başlandı. Kalıntıların bu tarihsel yolculuğu süregiden tartışmaların konusu oldu. Bergama Stereo’nun bir bölümünü içinde barındıran Bergama Stereotip, hem Büyük
Bergama Sunağı’nın hem de yapıtın önceki versiyonunun mirasına işaret eden bir kalıntı
işlevi üstleniyor. Cevdet Erek’in yapıtı, beyaz mermer kullanılarak inşa edilmiş antik
sunağın yapısını soyutlayarak hoparlörler ve hoparlör kasaları da içeren bir ahşap
konstrüksiyona dönüştürüyor; Gigantlar ile tanrılar arasındaki savaştan sahnelerin
betimlendiği Büyük Friz’i, sergi mekânına farklı sesler yayan bir hoparlör frizi olarak
yeniden yorumluyor. Bergama Stereotip, işitsel simetriye vurgu yapan “stereo”
kelimesinin yerine, tekrar ve kalıplaşma düşüncesine işaret eden “stereotip” kavramına
odaklanıyor. Yapıtın ’da aldığı Bergama Stereotip ismi, bir önceki versiyonun
başlığını devam ettirip aynı zamanda ondan farklılaşarak eseri çevreleyen yorum
katmanlarını yansıtıyor.
Bergama Stereotip, Bergama Stereo’da da olduğu gibi, sesi, mimariyi ve tarihselliği
merkezine alıyor. Büyük Bergama Sunağı’nda görsel unsurların üstlendiği işlevi, Erek’in
bu yapıtında sesli/işitsel unsurlar yerine getiriyor. Sesin yolculuğu, aynı zamanda
sunağın tarihsel serüvenini açığa çıkarıyor. Bir sesi değiştirerek, gecikmeyle geri
gönderen ve sesin kaynağından uzak bir yerde duyulmasına dayanan “yankı”
fenomeninde olduğu gibi, sesin Bergama Stereotip’teki yolculuğu da zaman ve mekân
olarak uzak olanın duyulabilmesine olanak tanıyor. Bergama Stereotip’te gezinen izleyicinin hareketleri sonucunda farklı kombinasyonlarla işitilen sesler, her tekrar
eyleminin bir başkalaşmayı da içerdiğini, değişim ve yenilik imkânının tam da bu
başkalaşmada yattığını hatırlatıyor. Bergama Stereotip, şimdinin geçmişe bakıp onu
baştan ele aldığı, dinlenebilir, bakılabilir, üzerinde yürünebilir ve hatta ritimleriyle
dansedilebilir bir yapıya dönüşüyor.